19 Eylül 2007 Çarşamba

* rahmet (dayım'a)

yılgın bir kar tanesi gibi salına salına düştüğün bu çatlamış topraklarda; nice kardelenler, ardından nice gelincikler açacak. rüzgarlar yalarken uzun saçlarını, bereket bulutları serpilecek gökyüzüne. ve günün birinde, uçsuz bucaksız bir yeşillikte salınacaksın genç bir fidan gibi; bense ellerinden su içeceğim kana kana.

med-cezir

yumuk deniz gözleri vardı
gök tenli yüzünde.
martılar koşardı kumsallara,
karaya vurdukça dalgaları.

"med-cezirimsin."

12 Eylül 2007 Çarşamba

* yolcu

gözümde çapaklar. kör sabahın ilk sızışı tepelerden. gece açık bıraktığım penceremden dökülüp ayaklarıma çöreklenen sabah serinliği. en tatlı uyku. ertelenen alarm. ertelenmeyen uyku. yelkovanın aceleciliği. doğrulurken bulamadığın terlikler. devirdiğin şişeler. cep telefonu kapağı. fındık fıstık yastık kılıfında. uyku kokusu. biriken gazlar. sabah ereksiyonu. kabarmış saçlar. duş. jöle. diş macunu. kulak çöpü. altmış derece açıyla incelenen cüzdan bölmeleri. cam kenarı otobüs bileti, 46 numara. ıssız sokaklar. ışıklı durak. bozulmayı bekleyen banknotlar. geçmek bilmeyen dolmuşlar. sarısı yanıp sönen kontrolsüz trafik ışıkları. sıkıntıdan patlamış kepenkler. yabancı plakalar, üst bagajda balyalar. ilk vasıta. belki son vasıta. bozulan ilk elli ytl. demir paraların şıkırtısı. her kasiste küfredilen şöför. ezilmiş sigara paketi. boş duraklar. henüz bitmemiş caz müzik yayını. trt 3. bozuk cam mandalı. çam kokusu. vaha. poğaça dükkanı. asitli mide. saatte yirmi kilometre seyir hızı. yaklaşan otogar. ışıkları geçince. sırtlanan valiz. nereye gidiyorsun abi. her yere uşağım. homurtu. sırıntı. bir paket winston. biraz daha bozuk para. bir zeytinli poğaça. biraz daha bozuk para. tokai çakmak. ateşin var mı abi. olmaz mı. harem ne tarafa. bu tarafa abi. servis var mı ortaköy'e. var abi. eyvallah. aşağıda yolcu kalmasın.
kalmasın üstad, kalmasın, daha yapacaklarımız var.

11 Eylül 2007 Salı

* ümit

ümit, buz taneleri gibi kaygan ve dayanıksız olabilir; bunalımlı dönemlerin bunaltılı iklimine. oysa ümit, şekle şemale bürünmek üzere, duru bir su birikintisi gibi serinliği bekleyen mert bir savaşçıdır, yok olmanın karşısında.

* vakitsiz

vakitsiz öten iki horozduk, günün fitilini yakarken farklı yerlerde. fırlatılan onca taşın açtığı onca yaraya rağmen; bir sabah tan ağardığında yarım yamalak bedenlerimizden çıkan çatlak sesimizi rüzgara katıştırıp güneşe komik bir merhaba diyebilmek ve bugünlere gelebilmek uğruna, nelere boyun eğmişiz..

5 Eylül 2007 Çarşamba

* sıfır

bir 'sıfır'ım ben. yeri gelir; yutarım önüme gelenleri tek lokmada. ardıma geleni korur, büyütürüm önüme geçenleri. kudretli görünsem bile, öyle yarımım ki bildim bileli...

3 Eylül 2007 Pazartesi

* denklem

denge kurmak adına eşitlikler kurup, yanyana ekledikçe yeni yeni denklemleri bir eşittirle, elimde olmadan sadeleşiyor ve götürüyor birbirini değişkenlerim. oysa sadeleştikçe, içinden çıkılamaz hale geliyor her şey.

ters yüz

Gök doldu, bıraktı gözyaşlarını yeryüzüne. Hayata dimdik duran suretim, Düştü küçücük bir su birikintisine. Olan oldu bir kere, Şimdi aşkols...